Page 32 - index
P. 32

ÖĞRET ONA

	 Zaman alacak biliyorum; fakat eğer öğretebilirsen ona, kazanılan beş doların, bulunan on dolardan
daha değerli olduğunu öğret. Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve kazanmaktan neşe duymayı. Kıskançlıktan
uzaklara yönelt onu. Eğer yapabilirsen, sessiz kahramanların sırlarını öğret ona. Bırak erken öğrensin,
zorbaların görünüşte galip olduklarını.
	 Eğer yapabilirsen ona kitapların harikuladeliklerini öğret. Fakat ona gökyüzündeki kuşların, güneşin
yüzü önündeki arıların ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi sırlarını düşünebileceği sessiz sakin zamanlar
da tanı. Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha haysiyetli olduğunu öğret ona.
Kendi fikirlerine inanmasını öğret, herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi.
(Abraham LİNCOLN’ un, oğlunun öğretmenine yazdığı mektuptan alınmıştır.)
	 Yıl 2006 aylardan şubattı. Aldığım bilette, ‘’GİDECEĞİ YER: BİTLİS’’ yazıyordu. Öğretmek için
çıkmıştım, 15 saat sürecek yolculuğa. Bilgiye aç çocuklar bekliyordu beni. Öğrenmeyi öğretecektim onlara.
Mesafe yolculuğum bitince başlamıştı bir ömür boyu sürecek mesleki yolculuğum.
	 İlk gece muhtar misafir ediyor beni. Sonunda okuluma kavuştum. Sabah ilk ders başlıyor. Üzerimde
onlarca göz beni takip ediyor. Ben de onların gözlerine bakmaya çabalıyorum. Hepsinin dünyasına ayrı ayrı
girmeye çalışıyorum. Onlara ışık olabilmenin yollarını arıyorum.
	 Günler geçiyor. Geceleri düşünmek için çok vaktim var. Lojmanımda yanan sobanın ateşi tavanda
dans ediyor. O yansımalar, o gölge oyunları bazen öğrencilerimin sorunları, bazen sıla özlemi, çoğu zaman
memlekette bıraktığım diğer yarım yârim oluyor.
	 Bir öğrencim var. Sarışın, mavi gözlü, çok konuşkan… 3. sınıf öğrencisi. Okumayı öğrenememiş. Ona
okumayı öğretecektim. Benden önceki öğretmenlerin yapamadığını ben yapacaktım. Ama bütün uğraşlarım
sonuçsuz kalıyordu.
	 Günler böyle geçerken İlçe Kaymakamımız okulumuzu ziyarete geliyor. Öğrencilerle sohbet etmeye
çalışıyor. Tabi herkes utangaç, çekingen. Ama mavi gözlü kızımız Kaymakam Bey’le öyle güzel diyalog
kuruyor ki herkes hayran kalıyor. Daha sonra mavi gözlü kızımıza Kaymakam Bey’le sohbet eden kız olarak
bakmaya başlıyorlar. Kızımızın kendine güveni geliyor.
	 Daha önceleri okuduğum bir kitapta ‘’öğrencilere öğrenemedikleri ile değil öğrenebildikleri ile hitap
edelim’’ cümlesi aklıma geliyor. Bu olayı kullanarak okumaya heveslendirdiğim öğrencim 1 ay gibi kısa bir
sürede okumayı öğreniyor.
	 Öğrencilere öğrenemedikleri ile değil öğrenebildikleri ile hitap edelim.’’ cümlesinin ne kadar etkili
olduğunu bu olayda çok net fark ettim.
	 Çocuklar bizim geleceğimiz. Onları geleceğe en iyi şekilde hazırlamanın insanlığa gelecek hazırlamak
olduğunu unutmayalım.
	 Ve biz öğretmenler dersin öğretmeni değil, öğrencinin öğretmeni olalım.
	 Bütün eğitim kahramanlarına mesleki hayatlarında başarılar dilerim.

						

				   		  İbrahim TOBİ

					      Kuzören İlkokulu Müdürü

           32
   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37