Page 18 - index
P. 18

ÇOCUKLARIMIZ VE EĞİTİM

	

	 Bizler öğretmen olarak; hayatta kendine güvenen, ayakları üstünde durabilen, diğer insanlarla
iyi ilişkiler geliştiren, sosyal ve kültürel yönden gelişmiş, olumlu davranışlar sergileyen, katılımcılığı
benimsemiş, zamanı kullanmasını bilen, Türk Milli Eğitimi’nin amaç ve ilkelerini benimseyen, sistemli,
üretici, sorumluluk duygusuna sahip sağlıklı bireyler yetiştirmeyi amaç edinirken velilerimiz de aynı
zamanda empatik yaklaşımlar sergilemeli, çocuklarını kendi özgür dünyalarında, onları sıkmadan
anlamaya çalışmalıdır.
	 Çocukları motive etmek konusunda da eksiklerimizin farkına varmak okul-aile işbirliğinin en
önemli sorunlarındandır. Taşıtlar için yakıt ne ise çocuklar için de motivasyon odur. Bunu sağlayabilmek
adına da yapılması gereken en önemli şey empatik bir yaklaşım, çocuklarımızı anlama çabasıdır.
Örneğin ‘’En sevdiğiniz şey nedir?’’ diye sorduğumuz çocuklarımızdan hep aynı cevapları vermesini
bekleriz: Kitap, ders vs. hâlbuki en sevdiği şeyin kedisi ya da bir oyuncağı olduğunu unuturuz…
	 11 yıldır bu tarifsiz mesleği icra etmeye çalışan biri olarak benim başarıyı arttırmadaki naçizane
birkaç önerim:
	 TV dizileri vs. gibi yerlerdeki dağınık ve düzensizliği düzen kabul eden tiplemeleri örnek alarak
hayatına uydurmaya çalışan çocukların en büyük düşmanlarından TV, tablet, telefon vb. gibi teknolojik
aletlerin kullanımının velinin kontrolünde olması… Öğrenmeyi olumsuz etkileyen, öğrencinin vaktini
çalan, derse başlamasını, hazır hâle gelmesini zorlaştıran, aile içi iletişimi zayıflatan bu etkenlerin
kontrol edilememesi günümüzün bana göre en büyük sorunudur. Hafızaları dağınık bir nesiller
yetişmesine neden olan bu teknolojik etkenleri dizginlemeyi başaramazsak eğitim-öğretimde de
birçok şey kontrolden çıkacaktır diye düşünüyorum.
	 Hal Edward Runkel, “Çocuk doğru şeyi yapıp duruyorsa bir robot büyüttünüz demektir.” diyor.
Ne kadar da doğru. Bırakalım yanlış yapsınlar, bırakalım doğruya giden yolda engebeleri olsun. Ancak
bu şekilde kendi kararı, fikri, seçme hakkı olan bireyler yetiştirmek mümkün. E tabi bunu yaparken,
gerek biz öğretmenler gerekse velilerimiz kendi kontrolümüzü sağlayabilmeliyiz. Dikkatimiz ve
kontrolümüz kendi üzerimizde oldukça var olabilir, duygu ve düşüncelere kendimizi kaptırmayız. Bu
durum öğrencilerimizin gözlerine daha sakin, daha bilinçli ve sağlam bir bakış göndermemizi sağlar.
O yüzden yapılan yanlışlara, hatalara daha kontrollü bir yaklaşım da kısa zamanda başarıyı artıran
etkenlerden olacaktır. Herhangi bir tepki vermeden önce duralım! Olayı değerlendirelim, yanlışı
ve hatta varsa          öfkemizi görelim, kendi beklentilerimizin farkında olalım ve evlatlarımıza
                        otomatik bir bağırma ile değil, bilinçli bir konuşmayla
                        tepki verelim. Özellikle velilerimizin bu durumu hayata
                        geçirmeleri hâlinde çocuklarında büyük bir değişim
                        göreceğinden eminim.

                                                    İlker PINARBAŞI
                                                        Hursunlu İlk ve Ortaokulu Müdür
                                                                      Yardımcısı

                        18
   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23